Covid-19 pandemisi şüphesiz ki, küresel çaptaki etkileri uzun yıllar boyunca hissedilecek, öyle kolay kolay unutulmayacak travmatik bir dönem olarak tarihteki yerini alacak. Her zorluğun bir sonu olduğu gibi covid-19’un da bir sonu olacak. Öyle ki, aşı haberlerinin bir biri ardına geldiği şu günlerde birçoğumuz artık tünelin ucundaki ışığı görebiliyoruz. Son tahminler pandeminin ilk ilan edildiği Mart 2020’den 18 ay sonra gelişmiş ekonomilerden başlayarak küresel etkilerinin zayıflayacağına, 2023’ten itibaren ise gündemden düşeceğine işaret ediyor. Birçok şirket pandemiye hazır değildi. Belki bu affedilebilir bir durumdu ancak pandemi sonrasındaki döneme hazır olmamanın affedilebilir bir tarafı olmayacak. Tam da bu yüzden bu yazımızı, korona sonrasındaki dönemde öne çıkacak trendlere ve uygulama önerilerine ayırdık.
PANİK ALIŞVERİŞİNDEN ÖÇ ALIŞVERİŞİNE
İlk karantina dönemleri ile birlikte insanların makarna, un ve tuvalet kağıtlarını stokladığı panik alışverişi dönemi artık son erdi. Tüketiciler de, perakendeciler de eve kapanma dönemlerine büyük ölçüde alıştı. Eve kapanma uygulamalarının Haziran 2021 itibariyle bir daha geri dönmemek üzere gündemden çıkacağı da düşünülürse, hızlı tüketim ürünleri kategorileri eski normaline geri dönecek. Tüketicilerin ortalama alışveriş sepetleri küçülecek ve alışveriş sıklıkları eskiden olduğu düzeye geri dönecek. Bu durum tüketicilerin tüm alışveriş davranışlarının normalleşeceği anlamına gelmiyor. Mayıs-Ekim 2020’deki yeni normal döneminde olduğu gibi Haziran-Temmuz 2021 döneminde de güçlü bir ”öç alışverişi” furyası beklemeliyiz. Öç alışverişi, özgürlüğü ve davranışları kısıtlanmış tüketicilerin, yaşadıkları baskı haline bir tepki olarak öne çıkıyor. Kendini yeniden iyi hissetme ve yaşama katılma özlemiyle besleniyor. 2021’in ikinci çeyreğinde, giyim, yeme-içme, tatil, kişisel bakım, ziynet eşyaları, aksesuarlar, lüks tüketim ve elektronik ürünlerinde daha fazla olmak üzere keyif boyutu yüksek kategorilerin öç alışverişinden olumlu etkilendiğini göreceğiz. Bu alanlarda faaliyet gösteren markaların bu dalgayı yakalayabilmek için Mayıs 2021’den itibaren kampanyalarını lanse etmeleri gerekiyor. Bu dönemin önemli temaları özgürlük, kendini şımartma, keşif ve anın tadını çıkarma olacak. İletişim kampanyalarında bu kavramlar güçlü şekilde öne çıkmalı.
HAYAT 2.0: DİJİTAL PLATFORMLAR
Eve kapanma dönemleriyle birden parlayan Zoom, hızla günlük hayatın bir parçası oldu ancak evleri bir dijital yaşam alanına dönüştüren çözümler sadece Zoom’la da sınırlı kalmadı. Film ve dizi yayınlayan bir dijital yayın platformu olan Netflix tüm zamanların yeni üye rekorunu kırdı. Sosyal medya, online alışveriş kanalları, eve teslimat üzerine kurulu dijital hizmetler, uzaktan bankacılık, uzaktan eğitim, görüntülü asistans hizmetleri, mobil uygulamalar, temassız bankacılık ve ödeme çözümleri gibi hayatın birçok alanına dokunan dijital yenilikler müşterilere karantina dönemlerine özel geçici bir çözüm olmaktan çok daha fazlası olduklarını kanıtladılar ve sundukları hız, kolaylık ve rahatlıkla insanlara yeni bir yaşam şekli deneyimlettiler. Bu akımın 2021’de de devam edeceğini ve dijital ürün ve hizmetlerin eski dünyanın normlarını daha da zorlayacağını öngörüyoruz.
Dijital ürünlerin sayısı arttıkça rekabet kurallarının da daha keskinleşeceğini ve teknolojiye erişmenin tek başına yeterli olmayacağını unutmamak gerek. Şirketlerin kullanıcı deneyimi, veri ambarı yönetimi, satış ve ödeme süreçleri, satış sonrası hizmetler, müşteri hizmetleri, KVK ve siber güvenlik kadar; müşteriye ilham vermek, hayatına daha etkin şekilde dokunabilmek ve azalan insan temasının yarattığı soğukluğu daha az hissettirecek çözümler geliştirmek gibi konulara da kafa yormaları gerekecek.
Artan veri kullanımı ihtiyacına paralel olarak mobil ve sabit internet sağlayıcıları için hız ve kesintisizlik, kapsama alanından daha önemli hale gelecek. Online kanallarda geçirilen sürenin uzamasına paralel olarak dijital reklam mecralarının yükselişi de devam edecek. Dijital iletişim yatırımlarının şirketlerin toplam reklam bütçelerinin içindeki ağırlığı artacak.
ÇOK AMAÇLI BİR KOZAYA DÖNÜŞEN EVLER
Evlerin, dışarıda geçirilen yoğun bir koşturmanın sonrasında akşam olunca tüm ailenin bir araya geldiği, özel hayatın kalesi olduğu dönemler geride kaldı. Milyonlarca hanede, tüm ailenin bir arada uzun saatleri geçirdiği, evin hem işyeri, hem okul, hem oyun alanı olduğu yepyeni bir ev hayatı deneyimlendi. Bu sürecin bütünüyle keyifli ve mutlu olduğunu söylemek tabii ki doğru olmaz ancak, bir evin nasıl farklı ihtiyaçlar için de kullanılabildiğinin keşfedildiği ve ev kavramının birçok boyutu ile değiştiği de aşikar. Eve kapanma sırasında, ‘normal’ işlevine göre oluşturulmuş yaşam alanlarının farklı ihtiyaçlar için yeniden düzenlenmesi gerekti. Pandemi sonrasında uzaktan eğitimin ve evden çalışma büyük ölçüde azalacak ancak bütünüyle eskiye dönmeyecek. Bazı işyerlerinin verimliliği koruyabildiği sürece evden çalışmaya kısmen devam edeceğine dair birçok işaret var. Ayrıca, kursların, dershanelerin, etütlerin hatta lisansüstü eğitim programlarının %100 olmasa da destekleyici uygulama olarak uzaktan eğitime devam edebileceğini de öngörmek gerek. Yani evlerimiz belki de hiçbir zaman eski günlerine dönmeyecek. Bu durum hem yaşam alanlarını tasarlayan mimarların ve inşaat şirketlerini olduğu kadar, ev dekorasyonu ve ev yaşamına dair ürünler sunan şirketleri de etkileyecek. Tüketicilerin, ev içinde farklı şekillerde kullanılabilen yaşam köşeleri yaratmaya olan ihtiyaçlarını dikkate almak gerekecek. Büyük ve hantal mobilya takımları yerine, parçalar halinde satılan parçalar daha fazla öne çıkacak. Tam alan dekorasyonu kavramının yerini, küçük alanlar için mikro dekorasyon çözümleri alacak. Ev eşyalarının yoğun kullanımına bağlı olarak kolay-temizlenme, sağlamlık, esneklik gibi ilave unsurlar önemli hale gelecek. Evlerde akıllı saklama alanları ve düzenleme araçlarına da ihtiyaç yükselecek. Ev içinde mini bitki köşeleri, balkonların daha etkin kullanımı, daha fazla doğallık sunan yaratıcı çözümler öne çıkacak.
İŞLEVSEL MARKALAR DÖNEMİ
Pandeminin makro ekonomi üzerindeki etkileri ağırlaştıkça, insanların gelecek kaygıları da artacak. Artan enflasyon karşısında eriyen harcanabilir gelir düzeyi, müşterileri birçok kategoride ‘yeteri kadar iyi’ olduğunu düşündüğü ucuz seçeneklere yöneltecek. Gıda ve giyim ürünleri başta olmak üzere, alışveriş listesinden çıkarılamayacak temel ürünlerde markasız ekonomi yükselmeye devam edecek. Tasarruf hesapları erimeye devam edecek. Konut, otomobil, mobilya, beyaz eşya gibi kategorilerdeki toplam talebin önemli bir bölümü ertelenecek. Bu dönemde markaların müşterilere ”sahici ve ödenen paranın daha iyi karşılığı olduğunu kanıtlayan fayda” üretmeye odaklanması gerekecek. Sadece marka gücüyle ve imajla satabilme anlayışı geçerliliğini kaybedecek.
2021 yazına kadar önümüzde hala zorlu bir süreç bizleri bekliyor. Birçok ülkede vaka sayıları üçüncü zirvesini yapmışken, koronasız bir hayatı düşünmek hiç de kolay değil. Argus olarak yaşadığımız bu sürecin artık sonuna geldiğimize dair güçlü işaretler görüyoruz ve pandeminin dördüncü bir zirve yapmadan inişe geçeceğini öngörüyoruz. Pandemi sonrası dönemde HES kodları, aşı karneleri ve kısmen maskeler bir süre daha hayatımızda kalacak, üstelik pandemi sonrası hayat pek de güllük gülistanlık olmayacak ama umutlu olmak için de çok nedenimiz olacak.
Sağlıcakla kalın.
Bora Alçı
Kurucu, Argus Growth Agency: Türkiye’nin lider büyüme danışmanlığı şirketi
Argus Growth Agency şirketlerin ve markaların büyüme performansını geliştirecek danışmanlık, analiz ve araştırma hizmetleri sunar. Büyüme hedeflerinizi gerçekleştirmeniz için size de yol göstermemizi isterseniz bize ulaşın: hello@argusga.com